top of page

SABUNCUOĞLU ŞEREFEDDİN

evrimagaci.org_public_content_media_3b69

TÜRKÇE

1385 yılında Amasya’da doğmuştur. Dedesi Sabuncuoğlu Hacı İlyas Çelebi ve babası Ali Çelebi de Amasya Bimarhanesi'nde yani o dönemlerin hastanesinde hekimbaşılık yapmış ünlü hekimlerdir. Çok küçük yaşlarından itibaren usta-çırak ilişkisi biçiminde hekimlik öğrenmeye başlamıştır. Temel hekimlik eğitimini Hekim Burhanettin Ahmet’ten Amasya Darüşşifâsı'nda almıştır. Henüz 17 yaşında iken hekimliğe başlamış ve bundan sonra da hayatını okumaya, araştırmaya ve deneylere vermiştir. Vefat edene dek Amasya Darüşşifâsı'nda Anadolu halkına hizmet vermiş ve burada neredeyse 14 yıl boyunca başhekimlik yapmıştır. O zamanlarda hekimler cerrahiye pek ilgi duymamış hatta cerrahi tedavinin gerekli olduğu durumlarda bile ısrarla ilaçla tedaviyi tercih etmişlerdir. Bunun sebebi ise cerrahi girişimler için kaynak kitapların az oluşu ve bu yüzden hastaların hayati tehlike ve sakatlık riskinin fazla olmasıdır. Şerefeddin Sabuncuoğlu buna rağmen birçok hekimin aksine özellikle cerrahi ile ilgilenmiştir. Amasya'da çalışmış olduğu Darüşşifa binası adına müze olarak düzenlenmiştir ve aynı zamanda adına bir hastane bulunmaktadır.

 

Şerefeddin Sabuncuoğlu, tedavileri hastalara uygulamadan önce kendi üzerinde bile test ederdi. Sepsisin farkındaydı ve herhangi bir patojenin yayılmasını önlemek için antiseptik olarak şarap ve zeytinyağı içeren cerrahi bir kıyafet giyerdi. Kaleme aldığı bir meme kanseri olgusunda küçük tümörlerin kanserin erken evrelerinde cerrahi olarak çıkarılmasını tedavi olarak önermiştir. Bu tedavi, tümörün vücudun geri kalanına yayılmamasını veya büyümemesini sağlar ve günümüzde kanser tedavisinde de yaygın bir uygulamadır.

 

Sabuncuoğlu’na göre ancak tıbbi tedavi başarısız olursa cerrahi yol denenmelidir. Ayrıca, ameliyat sonrası bakımın önemine de vurgu yapmıştır. Denediği ilaçlarda görülebilecek yan etkileri de kayıt altına almıştır.

 

Sabuncuoğlu deneysel hekimliğinin yanı sıra tıp camiasına birçok yenilik getirmiştir. Çocuklarda hidrosefalik drenaj tekniklerini ilk tanımlayanlardan biridir. Spinal ameliyatlarda aksiyal traksiyon tekniğini kullanan ilk hekimdir. El cerrahisinden sonra tahta atel kullanımına öncülük etmiştir. Kadın doğumu ile ilgili de çalışmaları mevcuttur, mesela Cerrahiyyeti'l-İlhaniyye’de yaptığı önemli bir gözlem, gebenin nefesini tutup güçlü bir kuvvet uyguladığı takdirde doğumun daha hızlı gerçekleşebileceğiydi. Daha güçlü bir kuvvet uygulamak için gebenin hapşırmasına neden olacak bitkisel droglar da önermiştir. Şerefeddin Sabuncuoğlu, hamilelik sırasında ortaya çıkan komplikasyonları ve annenin ölümünün nasıl önlenebileceğini de anlatmıştır. Ana teknikleri, bebeği anneden çıkarmak için ölü fetüse bir kancanın takılmasını içerir. Tıkanıklığa hidrosefali neden oluyorsa fetüsün kafatasının “Mi dah” aleti ile ezilmesini de önermiştir.

 

ESERLERİ

Akrabadin Tercümesi, Cerrahiyyeti'l-İlhaniyye ve Mücerrebnâme olmak üzere 3 temel eseri vardır. Bilim dünyasına ilk defa 1920 yılında Dr. Hakkı Uzel tarafından yayınlanan bir makalede tanıtılan Sabuncuoğlu'nun eserleri günümüz diline İlter Uzel tarafından aktarılmıştır.

ENGLISH

He was bor in 1385 in Amasya. His grandfather Sabuncuoğlu Hacı İlyas Çelebi and his father Ali Çelebi were also famous physicians who worked as physicians in the Amasya Bimarhanesi, that is the hospital of those times. He started to learn medicine in the form of a master-apprentice relationship from a very young age. He received his basic medicine education from Physician Burhanettin Ahmet in Amasya Hospital. He started practicing medicine when he was only 17 years old and after that he gave his life to reading, researching and experiments. Until his death, he served the Anatolian people in the Amasya hospital and served as chief physician here for almost 14 yearsAt that time, physicians did not show much interest in surgery, and even in cases where surgical treatment was required, they insisted on drug treatment. The reason for this is that there are few resource books for surgical procedures and therefore the risk of life-threatening and disability of patients is high. Despite this, Şerefeddin Sabuncuoğlu was particularly interested in surgery, unlike many physicians. It was organized as a museum on behalf of the hospital building where he worked in Amasya and also has a hospital in his name.

 

Şerefeddin Sabuncuoğlu, he would even test treatments on himself before applying them to patients. He was aware of sepsis and wore a surgical gown containing wine and olive oil as an antiseptic to prevent the spread of any pathogens. recommended surgical removal of small tumors in the early home of cancer as a treatment in a breast cancer case he wrote. This treatment ensures that the tumor does not spread or grow to the rest of the body and is also common practice in cancer treatment today. According to Sabuncuoğlu, surgery should be attempted only if medical treatment fails. He also emphasized the importance of postoperative care. He also recorded the side effects that may be seen in the drugs he tried. In addition to his experimental medicine, Sabuncuoğlu brought many innovations to the medical community. He is one of the first to describe hydrocephalus drainage techniques in children. He is the first physician to use the axial traction technique in spinal surgeries. He pioneered the use of wooden splint after hand surgery. There are also studies on obstetrics, for example, an important observation he made in Cerrahiyyeti'l-İlhaniyye was that if the pregnant woman held her breath and exerted a strong force, delivery could occur faster. He also suggested herbal drugs that will cause the pregnant woman to sneeze to apply a stronger force.Şerefeddin Sabuncuoğlu, also described the complications that occur during pregnancy and how to prevent maternal death. main techniques, include attaching a hook to the dead fetus to remove the baby from the mother. He also suggested crushing the skull of the fetus with the "mi dah" tool if the obstruction was causing hydrocephalus.

 

WORKS

Translation of Akrabadin, he has three main works: Cerrahiyyeti'l-İlhaniyye and Mücerrebnâme. For the first time in the world of science in 1920, works of Sabuncuoğlu, introduced in an article published by Dr. Hakkı Uzel, were transferred to today's language by İlter Uzel.

Şerafeddin_Sabuncuoğlu.jpg

BİLİM VE TÜRKLER

Telif Hakkı © 2021 BİLİM VE TÜRKLER - Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page